Kazanılmış Güvenli Bağlanma
Kazanılmış Güvenli Bağlanma
Dr. Nurşen ŞİRİN (Çocuk Gelişim Uzmanı/ Aile Danışmanı)*
ÖZET
Masterson kendilik kavramını, erken çocukluk döneminde ortaya çıkan, latent ve ergenlikte gelişen, yetişkinlikte gerçekliğe eklemlenmesi gereken içsel bir duyum olarak tanımlamaktadır.
Kendiliğin oluşum öğelerinin; genetik faktörlerden(doğa), çocuğun ilkel kendiliği ortaya çıkarken birinci bakım verenin desteklemesinden (çevre) , hassas bir evre olan ayrılma bireyselleşme evresinde ortaya çıkan dış baskılara (kader) şeklinde belirtiyor.
Bu faktörlerin tamamına dikkat ettiğimizde,Masterson, bireyin kendiliğinin, kendi dışında üç oluşumda kazandığından bahsediyor. O zaman aklımıza şöyle bir soru takılıyor.Ben kimim ? sorusuna verilecek cevap; genlerim, bakım verenim ve kaderim nasıl ise ben oyum? Şeklinde mi olmalı? Cevap evet ise; kişinin bireysel tercihleri, kabulü, iradi eylemlerinin bana ait diyebilmesi ve otantik bir kendilikte olabilmesi mümkün değil mi?
Bu soruyu da Masterson şu şekilde cevaplıyor ; İnsanın bütün yaşamı boyunca kendiliğin eklemlenmemiş alanlarının sessiz kalıp yaşamın sonraki bölümlerinde sürpriz bir şekilde ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Bu nedenle insanın ömrünün her döneminde “Ben Kimim?” sorusuna farklı cevaplar verebileceğini söylüyor.
Özetlemek gerekir ise bütün bu sorular ve açıklanan gerçekler, Ayrışma ve Bireyselleşme bütün yaşamı kapsayan bir süreç olduğunu gösteriyor. Kendi olma süreçlerindeki tercih hakkı yetişkinlik süreçlerinde bilinçli farkındalık ile kendiliğine yeniden odaklanması ile mümkün olabileceğini gösteriyor.
Peki nasıl? Bu makale işte bu soruyu soruyor. “insanın çocukluğunda kaybettiği gerçek kendiliğini yetişkinliğinde yeniden yakalaması mümkün mü? Bu soru etrafında dolanırken bütün bunların nasıl yapılabileceğini bir çok kuramın entegrasyonundan oluşan önermeler yolu ile açıklamaya çalışıyor.
Özet kısmını Cozolino’nun beyin ve zihin arasındaki farkı belirttiği cümlelerle tamamlayabiliriz.Beynimiz vücudumuzda dolaşan nöral ağları meydana getiren milyarlarca hücrelik bir sistem olan sinir sistemimizden oluşur.Bellek ,bilinç ve öz farkındalıktan oluşan zihnimiz ise sinir sistemimizin bir ürünüdür.O nedenle zihnimizin şekillenmesinde beynimiz büyük bir rol oynar.Zihnimizde düşüncelerimizde ,davranışlarımızda ve duygularımızda olan bilinçli değişiklikler sayesinde beynimizi değiştirme kapasitesine sahiptir. Yumurta tavuktan tavuk yumurtadan meselesi gibi…
Çocukluğumuzda Kaybettiğimiz Güvenli Limanı Yetişkinliğimizde Yeniden Kazanmamız Mümkün Mü? Mümkün İse Nasıl?
*Çekirdek Oluş Aile-Çocuk Gelişimi Ve Güvenli Bağlanma Merkezi
Sorusundaki Güvenli liman Gerçek kendiliğe ulaşırken kaçırılan çevrenin yani ilişki faktörünün güvenilir bir başka kişi ile kurulan güvene dayalı ilişki ile öz farkındalığın kazanılması ve bunların sonucunda kendiliğin gizli kalmış yönlerinin ortaya çıkarak entegrasyonunun mümkün olduğu hakikatini kendine yol gösterici olarak alıyor, nasıl olabileceği hakkında önermeler sunuyor.
ABSTRACT
Masterson defines the concept of self as an internal sensation that occurs in early childhood, develops in latent and adolescence, and must be articulated in adulthood.
The formation elements of the self; from genetic factors (nature), from the support of the primary caregiver (environment) when the child's primitive self emerges, to external pressures (fate) that arise in the sensitive phase of separation individualization.
When we pay attention to all of these factors, Masterson mentions that the individual's self wins in three formations other than himself. Then a question arises in our mind: Who am I? the answer to the question; I am my genes, my caregiver, and what is my destiny? Should it be in shape? If the answer is yes; Is it not possible that the individual's individual preferences, acceptance, voluntary actions belong to me and be in an authentic self?
Masterson answers this question as follows; He states that unarticulated areas of the self may remain silent throughout one's life and appear surprisingly in later life. For this reason, "Who Am I?" He says he can give different answers to his question.
To summarize, all these questions and revealed facts show that Separation and Individualization is a process that covers all life. It shows that the right of choice in the processes of being oneself is possible with conscious awareness and refocusing on the self in adulthood processes.
So how? This article is asking this question. “Is it possible for a person to recapture the real self that he lost in his childhood in adulthood? While hovering around this question, he tries to explain how all this can be done by means of propositions consisting of the integration of many theories.
We can complete the summary with the sentences in which Cozolino states the difference between the brain and the mind. Our brain is made up of our nervous system, a system of billions of cells that make up the neural networks that circulate in our body. Our mind, which consists of memory, consciousness and self-awareness, is a product of our nervous system. Therefore, our brain is big in the shaping of our mind. It has the capacity to alter our brain through conscious changes in our thoughts, behaviors and emotions in the mind. It's like the issue of hatching eggs from chickens to chicken
Is It Possible For Us To Recover The Safe Harbor We Lost In Our Childhood In Our Adulthood? If Possible How?
Safe harbor while reaching the real self, takes the fact that it is possible to gain self-awareness through a relationship based on trust established with a trustworthy person, the abducted environment, that is, the relationship factor, and as a result of these, it takes the truth that it is possible to integrate the hidden aspects of the self, and offers suggestions about how it can happen.
GİRİŞ:
Her insan bir öykünün içerisine doğar. Büyüdükçe kendi öyküsünün baş kahramanı olması beklenir. Bazı öyküler kişiye özgüyken, bazıları daha genel evrensel kalıplar ve arketiplerle ilerler.
Bunlardan birisi halk efsaneleridir. Efsaneler Mitoslar olası durumların sembol diline aktarılarak bir kurgu içerisinde sunulması şeklindedir. Bu metaforik dil birçok terapi ekolünde kullanılmaktadır. Sembol dili ve metaforlar, bütün beyni aktive ederek bilginin zihinde tutunmasına ve işlemlenmesine katkı sunmaktadır.
Bu metinde “Çocukluğumuzda Kaybettiğimiz Güvenli Limanı Yetişkinliğimizde Yeniden Kazanmamız Mümkün Mü? Mümkünse Nasıl? Kavramını Zümrüd-ü Anka kuşunun efsanesinden faydalanılarak açıklanmaya çalışılacaktır.
Ünlü bir halk efsaneye göre kuşların en güçlüsü ve akıllısının adı Zümrüd-ü Anka imiş.
Kaf dağının arkasında bilgi ağacının üzerinde yaşarmış. Bütün sorunları çözebilecek , herkese yardım edecek güçte bir kuşmuş ve ölümsüzmüş.Yaşlanıp ölüm vakti geldiğinde bilge ağacının dallarından bir yuva yapar,bu yuvanın her tarafını özel bir sıvı ile kaplarmış. Bu sıvı güneş doğduğunda tutuşur ve Anka kuşu yuvanın içerisinde yanar kül olurmuş. Sonrasında küllerinden yeniden doğarmış.Bu yüzden dünyanın defalarca yok olup yeniden var olduğuna şahitlik edebilecek kadar uzun yaşamış.
Bir gün Zümrüd-ü Anka Kuşu kaybolmuş ve onu bir daha hiç gören olmamış. Zaman geçtikçe sorunlar birikmiş. Bütün hayvanlar arasında kargaşa oluşmaya başlamış.
Zümrüd-ü Anka’ya danışamadıklarından kendilerince çözümler bulmuşlar, fakat buldukları çözümler yaşamlarını kolaylaştırmamış, iyice içinden çıkılmaz hale dönüştürmüş. Zümrüd-ü Anka’yı bularak onun yeniden sorunlarına çözüm bulmasını istemişler.
Kuşlar bir araya gelerek Kaf dağına doğru yola çıkmışlar.Yol çok çetinmiş yedi dipsiz vadiyi geçmeleri gerekiyormuş. Bu vadi çok büyük tehlikelerle doluymuş.
Birinci vadiye geldiklerinde;
Bazı kuşlar hiç ümit olmadığını Anka’nın bir daha hiç gelmeyeceğini ve gelse bile onlara fayda sağlamayacağını , zaten eskiden de çok da işe yarar çözümler sunamadığını söylemiş ve kararlarından vazgeçerek geriye dönmüş.
Bu vadinin adı Umutsuzluk vadisiymiş.
Yollarına devam eden kuşlar ikinci vadiye doğru yola çıkmışlar.
Bu vadi de birçok isteklerinin karşılığını bulmuşlar. Buradaki tüm güzelliklere sahip olmak istemişler. Fakat neye sahip olsalar da olamadıklarının eksikliğini duymuşlar.
Bu vadinin adı Arzu vadisiymiş.
Yollarına devam eden kuşlar üçüncü vadiye doğru yollarına devam etmişler.
Geçmişin pişmanlıkları geleceğin felaket beklentileri anın ise memnuniyetsizlikleri onları sürüklemiş vadinin en dipsiz köşesine savurmuş. Bir kısmı da bu vadide yok olup gitmiş.
Bu vadinin adı Zaman vadisiymiş.
Yollarına devam edebilen kuşlar dördüncü vadiye doğru yola çıkmışlar.
Bu vadiye girdiklerinde ise özlerine düşmanlık hissetmeye başlamışlar. Hiçbir yeteneklerine güvenleri kalmamış. İçlerindeki bütün can yakıcı duygular canlanmış ve geri dönmeleri için kötü hisler onları hipnoz etmeye çalışmış. Bu duygular öylesine acı vermiş ki bu acıdan kurtulmak için geri dönmeye karar vermişler.
Bu vadinin adı Terk vadisiymiş.
Bu vadiyi aşabilenler uçmaya devam etmişler. Beşinci vadiye doğru yola çıkmışlar.
Ve önlerine çetin bir vadi daha çıkmış. İçlerinde o kadar çok benlikleri oluşmuş ki. Bu benliklerinin sesleri ile baş edemez olmuşlar. Bazısı öfkeleniyor bazısı korkup kaçmak istiyor. Bir kısmı dona kalıyor. Bir diğeri ise hüngür hüngür iki gözü iki çeşme ağlıyormuş. Kuşların bir kısmı da burada ziyan olup gitmiş.
Bu vadinin adı Benlik vadisiymiş
Kalanları altıncı vadiye doğru yola çıkmışlar.
Bu vadi ise dikkatlerini tamamen dağıtmış yollarını bulamaz olmuşlar. Duyguları, düşünceleri ve davranışları hepsi karmakarışıkmış. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu şaşırmışlar. Kendilerini iyimi kötümü olduklarını; doğru yapıp yapmadıklarını her şey birbirine girmiş karma karışık olmuş
Bu vadinin adı değer vadisiymiş.
Geride kalmayı başaranlar en son yedinci vadiye doğru yola çıkmışlar.
Bu vadide O kadar çok birbirleri ile çatışmışlar ki, bazıları çok yakın olmuş bir kısmı onları kıskanmış. Bazıları birbirlerinden kopuk ayrı ayrı yönlere gitmiş.
Bu vadinin adı İlişki vadisiymiş
En en sonunda az bir kısmı Anka’yı bulmak için bilgi ağacının yanına gitmiş.
Birde ne görsünler. Meğer her biri bir Anka kuşu olmuş.Vadileri aşarken İçlerindeki Zümrüd-ü Anka kuşu ortaya çıkmış. Zümrüd-ü Anka Kuşunu ararken kendi içlerindeki Zümrüdü-ü Anka’yı bulmuşlar.
Bu efsaneye göre İnsan neyi arıyor ise zamanla o olurmuş. Anka kuşu o günden bu güne yeniden doğuşun ve varoluşun sembolü olmuş.
Her masal gibi bu masal da mutlu sonla bitmiş.
Bu masaldan mesel e geldiğimizde diyebiliriz ki ;
Anka Kuşu ; her kesin özünde potansiyel olarak var olan öz benlik yani gerçek kendilik veya İnsanı Kamil. Olma yolu Halk Şairi Yunus’un bir ben var benden içeride dediği kavram
Zümrüd-ü Anka kuşuna doğru yolculuk; insanın ilkel beyin devreleri ile nörolojik olarak yerleşen sahte kendilik yapısından gerçek kendiliğe geçerken yaşadığı yolculuğu betimlemektedir.
Zümrüd-ü Anka’ya ulaşmaya çalışan kuşlar ; kendini gerçekleştirmek için var olan içsel motivasyon ve varoluşsal enerji,
Anka kuşunun kendini yakıp küllerinden doğması; sahte kendilik yapısının savunma düzeneklerinin değişmesi ve gerçek kendilik aktivasyonlarının ortaya çıkması, doğal duygulanımın sergilenmesi şeklindedir.
Bu yolculuğu tamamlamak için geçmeleri gereken 7 vadi ise güvensiz limandan güvenli limana doğru giderken uğranan yol güzergahlarını anlatmaktadır.
Birinci vadi umutsuzluk vadisidir. Danışan geldiği zaman karamsar düşünce çarpıklıkları ve maladaptif duyguların etkisi altındadır. Biryanı düzelmek isterken diğer bir yanı alıştığı güvensiz limanını terk etmek istemez.
İkinci vadi ; haz arayıcılık, acelecilik ,dürtüler ve haz severlik, davranışları şeklindedir. Bu davranışlar anında haz verdiği için yapılması daha kolay ve verdiği mutluluk geçicidir. Bunun yanı sıra bağımlılık kazandırır ve oyalayıcıdır.
Üçüncü vadi; Anda olamama geçmişin pişmanlıkları ,kızgınlıkları ve kaçırılan fırsatlar anın getirdiklerine memnuniyetsiz olma ve şükran duyamama ,gelecekle ilgili felaket beklentileri ve zamanın geçip gitmesi ile birlikte boşluk hissi şeklinde tasvir edilir.
Dördüncü vadi ; çaresizlik, pişmanlık ,suçluluk, değersizlik, analitik depresyon, öfke vb. maladaptif terk depresyonu duyguları şeklindedir.
Beşinci vadi ilişkilerdeki bağlanma örüntüsünü kaygılı ve kaçıngan bağlanma şekillerini tanımlamaktadır.
Altıncı vadi ego durumları ,benlik türlerini
Yedinci vadi öz motivasyonu ve öz şefkat gösterme, yaşantısal değerler bütünlüğünü ve değerlere uygun davranış örüntülerini kapsamaktadır.
Anlatıcı ise gözlemleyen yanımızı yani bu öykünün yazarını ve anlatanın ve yaşayanın aynı kişi olmasını betimlemektedir.*
Metaforik öyküden gerçeklik zeminine geçtiğimizde karşımıza bazı kavramlar çıkmaktadır.
Erken dönemde yaşanılan olaylar örtük bir belleğin oluşmasına neden olabilmektedir. Örtük bellek, beyindeki üç hayati bölgeyi etkileyebilmektedir. Bunlar; bağlanma , duygu düzenlemesi ve öz-değer şeklindedir. Bu üç alan başkaları ile bağlantı kurma, stresle başa çıkma, kendini değerli ve sevilebilir bir varlık olarak görebilme yetilerini belirlemektedir.(Cozolino,2017).
Güvenli bağlanmış kişiler, diğerlerine terk edilme korkusu olmadan güvenip yakın ilişkiler kurabildikleri, olumsuz duygulanıma karşı toleranslarının geliştiği, kendilerinin güvenli, sevilen, yeterli olduklarına inandıkları içsel modeller geliştirdikleri tespit edilmiştir.
“Çocukluğumuzda Kaybettiğimiz Güvenli Limanı Yetişkinliğimizde Yeniden Kazanmamız Mümkün Mü? Mümkünse Nasıl? Sorusunda kastedilen güvenli liman Güvenli bağlanma modellerini geliştirmekle ilgilidir. İlişkilerde Güven hissettiğimizde duygusal enerjimiz serbest hale gelir. Bun dan sonra kaotik bir şekilde kendimizi kaybetmekten yahut tamamen kapatmaktan kurtararak hayatlarımızı tutkuyla yaşamamız için bizi destekler(Siegel,2019).
Korku, davranışlarımızı ve düşünce şeklimizi katılaştırabilmektedir. Risk almaktan ve yeni şeyler öğrenmekten korkar hale geliriz. Beyin korku sonucunda otomatik pilot devrelerinde düşünmeyi, hissetmeyi, davranmayı öğrenir.Katı örüntülerin sınırları içinde kalmaya eğilimli oluruz.Hayatta kaldığımız başımıza bir şey gelmediği için bu örüntüler pekişir. İçsel mantığımız kendini besler ve sonsuza kadar sürdürmek ister. İlkel beyin devreleri amigdalanın yönetiminde sistemi kontrol edebilmektedir. Amigdala terör eylemleri yaparak sitemin belirleyicisi ve yöneticisi olmakta ısrarlı olmaya devam etme eğilimindedir.
Çocukluğumuzda kaybettiğimiz güvenli limanı yeniden kazanmamız mümkünü? Münkün ise nasıl? Sorusunun cevabı burada yatmaktadır. Danışanların yeniden var oluş yolculuğunda yanındaki güvenilir kişi ile yol alması ve bu kişi ile varlığını yeniden bütünleştirebilmesi anlamına gelmektedir.
* Anka kuşu Efsanesi Nurşen Şirin tarafından yeniden uyarlanmıştır.
YÖNTEM :
Yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda kendilik sistemlerinin yakın ilişkilerin doğası gereği yeniden tetiklenebildiği ispatlanmıştır. Birincil bakım verenle yaşanılan travmalar neticesinde oluşturulamamış güvenlik hissi sevgili,eş,dost,arkadaş,terapist ile geçilen güvenli ilişki neticesinde kendisini düzenleme eğilimi içerisinde olabilmektedir.
Önceden kazanılamayan güvenli bağın (kazanılmış güvenli bağlanmanın) bilimsel olarak varlığı Çekirdek/Oluş Modeli yolu ile Kendiliğin Yeniden Yapılandırılması teknik ve ilkeleri ile bütünleştirilmektedir.Bütün iletişimsel teknikler bu evrensel onarılabilen yetiyi hedef almaktadır.Bağlanma örüntüsünü yeniden ele alınarak kişinin kendi hayatına yeni bir bakış tarzı getirmesine,içindeki duygusal karmaşa ile baş etmesi için bir öz farkındalık geliştirmesine neden olmaktadır.
Dıştan kendisine bakan güvenilir gözlemcinin yardımı ile danışanın öz farkındalığının sesi artırıldığında ve güçlendirildiğinde başkalarının, çocukluktan gelen zorlantıların ve kültürün beklentilerine uygun hareket edip etmemeyi seçme özgürlüğünün olduğunu görür.Otomatik sistem,iradi bir eyleme doğru evrilmektedir.
Güvenli bağlanma odaklı çekirdek oluş modeli ile kendiliğin yeniden yapılandırılması yetişkini temel alarak bağlanma örüntüsünü kaygılı bağlanmadan güvenli bağlanmaya doğru yönelmesini amaçlamaktadır.
Bu model yapılandırılmış en az 16 seanstan oluşmaktadır. Tablo 1. Bağlanma Kuramı,Yaralı Kendilik Modeli,İçsel Aile Sistemi Kuramı, Nesne İlişkileri Kuramı,Ego Durumları, Duygu Odaklı Terapi Kuramı,Kendilik Kuramı, Dürtü Çatışma Kuramı, Odaklanma Kuramı,Transaksiyonel Analiz Kuramı,Bilişsel Terapi Kuramı ve Kabul Ve Karalık Terapisi Kuramının genel kabullerinin entegrasyonundan oluşturulmuştur.
Birinci olarak görüşme ile başlamakta, danışandan bağlanma örüntüsünü anlamak için bağlanma örüntüsünü tespit eden bir dizi görüşme formunu doldurması istenmektedir. İlk dört görüşme danışanla terapotik ittifakın oluşturulması amacı ile güvenli bağlanmayı kolaylaştırıcı görüşme yöntem ve teknikleri kullanılmaktadır.
Üç evreden oluşmaktadır
1.Odaklanma
2.Farkındalık
3.Entegrasyon ve dönüşüm şeklindedir.
Model olarak yaralı kendilik modelinin işlemsel basamakları kullanılmaktadır.
- Değerlendirme
- Vakanın kavramlaştırılması
- İttifakın kurulması
- Semptom yönetimi
- Kendilik yaralarının ortaya çıkarılması ve iyileştirilmesi Şekil 1.
- Farkındalık, kabullenme,
- Şükran ve psikofizyolojik bütünlüğün teşvik edilerek pekiştirilmesi.
Sonraki evrelerde duygusal öz farkındalık zihin,beden,duygu,davranış bütünleşmesini temin etmek amacı ile odaklanma teknikleri kullanılmaktadır.
16 haftanın sonunda danışanın nilüfer çiçeği ile sembolize edilen varoluşsal enerjiyi aktive eden 7 kazanımı elde etmesi beklenmektedir. Şekil 2.
Terapinin iletişim şekli etkileşim odaklı öğrenmedir.
Tablo 1. Bireysel Yapılandırma Süreci Seans İçeriği
16 ADIMDA “BİREYSEL YAPILANDIRMA”
|
|
1.ADIM |
Tanışma ve Gelişimsel Amaç Edinme.
|
2.ADIM |
Genel Yasam Öyküsü Bireysel.
|
3.ADIM |
Genel Yasam Öyküsü Aile Ağacı
|
4.ADIM |
Bilişsel Farkındalık.
|
5.ADIM |
Bilişsel ve Duygusal Döngüler Fark Etme.
|
6.ADIM |
|
7.ADIM |